Son günlerde İran ve ABD arasındaki gerilim, ABD'nin İran'a yönelik uyguladığı yaptırımlarla daha da tırmandı. İran hükümeti, Washington'un bu yaptırımları uygulama şeklinin siyasi bir zorbalık olduğunu iddia ederek, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışıyor. Tahran yönetimi, bu tür yaptırımların sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi baskı araçları olarak kullanıldığını vurgularken, halkın refahını da tehdit ettiğini ifade ediyor.
ABD'nin İran’a yönelik yaptırımları uzun bir geçmişe sahip. Özellikle 1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devrimi'nden sonra, iki ülke arasındaki ilişkilerde ciddi bir kopuş yaşandı. O tarihten beri, ABD, İran'ı nükleer silah gelişimi ve terör faaliyetleriyle suçlayarak, birçok yaptırım uyguladı. Bu yaptırımlar, İran'ın enerji sektöründen finansal sistemine kadar birçok alanda ciddi etkiler yarattı. Son yıllarda, özellikle 2018'deki nükleer anlaşmadan çekilme kararı ile birlikte, ABD'nin yaptırımları daha da sıkılaştırıldı.
İran hükümeti, ABD'nin yaptırımlarını “siyasi bir zorbalık” olarak nitelendirirken, bu durumu uluslararası hukukun ihlali olarak da değerlendiriyor. Genelkurmay Başkanı, "ABD’nin uyguladığı yaptırımlar, sadece hükümetimizi değil, tüm halkı hedef alıyor. Bu bir savaş değil, bir ekonomik saldırıdır," şeklinde açıklamalarda bulundu. Ayrıca, İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “Yaptırımlar, uluslararası toplumun bir parçası olarak kabul etmememiz gereken bir zorbalık biçimidir,” ifadelerini kullandı. İran, bu haksız uygulamalara karşı durmak için müttefikleriyle iş birliğini artırma çabasında olduğunu belirtiyor.
Bu açıklamalar, İran yönetiminin sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası ölçekte de bir direniş sergileme kararlılığını göstermek amacıyla yapıldığı belirtiliyor. Tahran, diğer ülkeleri de ABD'nin benzeri yaptırımlarına karşı durmaya çağırarak, uluslararası dayanışmanın önemine vurgu yapıyor.
Özellikle Avrupa Birliği'nin İran ile imzaladığı nükleer anlaşmasından sonra, Tahran, bu anlaşmanın korunmasının ve yaptırımların hafifletilmesinin önemli olduğunu düşünüyor. İran, diğer ülkelerin de kendi ulusal çıkarlarını koruma adına ABD’nin baskıcı politikalarına karşı durmaları gerektiğini ifade ediyor.
Gerçekleşen basın toplantılarında, İran yetkilileri, yaptırımların uluslararası ticareti ve yatırımları olumsuz etkilediğinin altını çizerken, aynı zamanda İran halkının bu durumdan olumsuz etkilendiğini belirtiyorlar. Bu durum, İran'ın kendi iç işleyişinde de sorunlara yol açarak, ekonomik istikrarsızlığa neden oluyor.
Bunun yanı sıra, İran hükümeti, ABD'nin bu yaptırımları destekleyen ülkeleri de eleştirdi ve bu ülkelerin, Tahran’ın bağımsız bir devlet olarak varlığını ve haklarını göz ardı ettiklerini savundu. İran, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne sahip çıkma konusunda kararlı bir tutum sergileyeceğini belirtirken, yaptırımların kendilerini asla diz çöktüremeyeceğini ifade ediyor.
Sonuç olarak, İran hükümeti, ABD’nin uyguladığı yaptırımların sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir mücadele olduğunu öne sürerek, bu durumu uluslararası arenada bir zorbalık olarak lanse ediyor. Tahran, tüm bu olumsuzluklara rağmen müttefik ülkelerle iş birliği çabalarını sürdürmeye devam ederken, uluslararası kamuoyunun dikkatini de bu konuya çekmek için çaba gösteriyor. Bu mücadelede yalnız olmadıklarını hissetmeye çalışan İran, uluslararası desteği sağlama konusunda kararlı bir tutum sergiliyor.